4 Eylül 2007 Salı


Yes Yoko Ono!*

1960’ların unutulmaz ikonlarından, barış aktivisti, kadın hakları savunucusu, müzisyen,şair, John Lennon’ın bir zamanlar söylediği gibi, ‘dünyanın en ünlü tanınmayan sanatçısı’ Yoko Ono İstanbul’da. Ono’nun yerleştirmelerini biraraya getiren “Open City/ Açık Şehir” başlıklı sergi, Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’de 3 Mayıs’ta açıldı. Yoko Ono İstanbul’a gelemedi ama ricamızı kırmayarak sorularımızı e-mail ile yanıtladı.


Son yıllarda ekonomi ve turizm açısından uluslararası bir cazibe merkezine dönüşen İstanbul, bu niteliğini global sanat etkinlikleriyle de perçinliyor. Kentimiz Mayıs ayında yine çarpıcı bir “sanat olayı”na sahne olacak. Ünlü Beatle John Lennon’ın eşi olarak tanınsa da, aslında sanat geçmişi hayli köklü olan Yoko Ono Türkiye’deki ilk sergisiyle Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’de, Garanti Bankası’nın da desteğiyle, izleyicilerle buluşacak.

Yoko Ono’nun “Open City/ Açık Şehir” adını taşıyan ve dokuz farklı yerleştirmesinden oluşan sergi 3 Mayıs- 30 Haziran 2007 tarihleri arasında izlenebilecek. Yoko Ono’nun sergisinde, sanatçının sık kullandığı ‘su’, ‘gökyüzü’, ‘doğa’ motiflerini ve ‘barış’ temasını içeren dokuz yerleştirme yer alıyor.

Yoko Ono hemen her sergisi ya da performansında izleyicileri şaşırtmayı başaran bir sanatçı. Kasa Galeri’de sergileyeceği yerleştirmeler de yine bu içerikte kurgulanmış. İşte Yoko Ono’nun işlerinden birkaç ipucu: Ölüm-yenilenme-süreklilik mesajlarının verildiği 50 adet tabuttan oluşan “Ex-it”, 11 Eylül sonrasında oluşan savaş ortamını eleştiren ve izleyicilerle interaktif bir ilişki kuran“Barışı Onar-Mend Peace” başlıklı iş, Yoko Ono’nun evrensel barış arzusunu yansıtan “Dilek Ağacı- Wish Tree”…

Milyonlar onu John Lennon ile yaptığı evliliğin ardından “Beatles’ı dağıtan kadın” olarak tanısa da Yoko Ono aslında, Fluxus ve Kavramsal Sanat akımlarının öncü figürlerinden biri olarak sanat hayatında tam 40 yılı geride bıraktı. Bugün 74 yaşında olan Ono, sanatta 40. yılını 2001 yılında New York’ta gerçekleştirdiği “Yes Yoko Ono” sergisiyle görkemli bir biçimde kutladı.

Kasa Galeri’de yer alan “Open City/ Açık Şehir” sergisi, Ono’nun, John Lennon’ın eşi olmak dışında, taşıdığı diğer kimliği ve işlerini daha yakından tanımak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Bu serginin küratörü, aynı zamanda Fluxus akımının temsilcilerinden Jon Hendricks aracılığıyla ulaştığımız Yoko Ono bizi kırmadı ve sorularımızı New York’tan e-mail ile yanıtladı. Yoko Ono’nun yanıtları da kendisi ve işleri kadar keskin, kısa ve özdü!

“İstanbul hep düşlediğim bir kent”

DUYGU DURGUN- Söyleşilerinizden birinde şöyle diyorsunuz: “Ben her zaman ‘şimdi’de yaşarım, gelecek ise benim için açık bir kitap gibidir. Şimdi o ‘açık kitap”ta görülüyor ki çok yakında Türkiye’de ilk kez bir sergi açacaksınız. Üstelik,burada sizi tanıyan sanatseverler için son derece heyecan verici bir projeyle…Bu sergi gündeminize nasıl girdi ve bizler için neler hazırladınız?

YOKO ONO- Her zaman düşlediğim o güzel şehriniz İstanbul’da bir sergi yapmam için davet aldığımda çok mutlu oldum. Biz bir aileyiz, her ne kadar aile dediğimiz şey artık yok olmaya başlasa da…Sadece şunu hatırlayın istiyorum: Felaketler karşısında aslında ne kadar güçlü olabildiğimizi. Gücümüzü hatırlayın, aşkımızı hatırlayın.


Barış eylemcisi ve insan hakları savaşçısı olarak 1960’lardan bu yana hep politikanın içinde oldunuz. Cinsellik ve ırkçılık karşıtı kampanyalara ve gösterilere katıldınız. 2002’den bu yana da adınızı taşıyan bir Barış Ödülü veriyorsunuz. Bu ödül, savaş bölgelerinde yaşayan sanatçılar için veriliyor. Merak ediyorum, sizce kendi deyiminizle ‘sosyal ve politik bir hayvan” olarak sanatçının misyonu nedir ve günümüzde ne olmalıdır?

YOKO ONO- Bu, sadece sanatçıları değil hepimizi ilgilendirir. Her birimiz dünyayı güzelleştirme misyonunu içimizde taşıyoruz aslında.


1960’larda New York’ta başlayan avant-garde sanatın hem destekçisi hem de icracılarından birisiniz. John Cage, Andy Warhol, Nam June Paik gibi pek çok önemli avant-garde sanatçı ile çalıştınız. Bu ortam sizin sanat anlayışınızı nasıl etkiledi?

YOKO ONO- Birlikte çok güzel zamanlar geçirdik. Tüm hikaye bu. Birbirimizin sanat ya da performans anlayışını etkileyip etkilemediğimizi hiç düşünmedik bile. Bu zaten eleştirmenlerin işi…

“İnsanların ne söyleyeceğini düşünerek sanat yapmam”

Peki, günümüzün avant-garde sanatçısını nasıl tanımlarsınız, ya da 2000’lerin avant-garde’ı sizce nedir ya da kimdir?

YOKO ONO- 2000’lerin avant-garde sanatçılarının kim olduğunu bir süre sonra anlayacağız. Avant-garde olmak halk tarafından tanınmamak, bir nevi görünmez olmaktır. Mesela 60’lardaki beni tanıdığınızı unutun. Bahse girerim, bırakın avant-garde olup olmamayı, benim bir sanatçı olduğumu bile düşünmezdiniz. Anlatabiliyor muyum?


Son olarak 2004’teki Liverpool Bienali’nde sergilenen kadın cinsel organı başta olmak üzere pek çok tartışmalı işlere imza attınız. Pek çok eleştiriye hedef oldunuz. Kamuoyu veya eleştirmenlerin görüş ve yorumları sizi ne dereceye kadar etkiler?

YOKO ONO- Benim için asıl önemli olan işimin yeterince iyi olmasıdır. Bu, insanların ne düşündüğünü önemsememem anlamına gelmiyor. Hem, ne düşüneceklerini önceden nasıl kestirebilirsiniz ki? Bunu yapmaya kalkışmak bence zaman kaybıdır, o yüzden yapmam.

* Yoko Ono’nun 40. sanat yılı nedeniyle New York’ta düzenlenen serginin başlığı.

HÜRRİYET GÖSTERİ/ MAYIS 2007

Hiç yorum yok: