4 Eylül 2007 Salı

Osmanlı'yı Anlamak


Şer’iyye Sicilleri’nin izinde Osmanlı’yı tüm boyutlarıyla anlamak



Tanzimat sırasında Batılı kanunların uygulanmasına bir tepki olarak II. Abdülhamit döneminde İslami kaynakların incelenmesi ve fetvaların düzenlenmesi için oluşturulan ve en eskisi 1513’e tarihlenen Şer’iyye Sicilleri, kapsamlı bir yayın projesi olarak bilim dünyasının hizmetine sunuldu. Toplam 24 defteri kapsayan yayın dizisinin ilk defteri olan “İstanbul Mahkemesi 121 Numaralı Şer’iyye Sicili 1816-1817” Sabancı Üniversitesi tarafından yayınlandı.

Gerek Osmanlı alfabesinden Latin harflerine birebir transkripsiyonu, gerekse bu proje için geliştirilen editör işaretleri ve yazılım programları ile Osmanlı çalışmaları sahasında akademik yayıncılık standartları açısından özel bir örnek oluşturan projenin Bilim Kurulu’nda Prof. Dr. Halil İnalcık (Onursal Başkan), Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Gülru Necipoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Evin görev alıyor. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ’un koordinatörlüğü ve Dr. Nejdet Ertuğ’un editörlüğü ile yayına hazırlandı. Projenin yayın yönetmenliğini ise Zafer Karaca üstleniyor.

Projenin Bilim Kurulu üyesi, Osmanlı tarihi uzmanlarından Harvard Üniversitesi Vehbi Koç Kürsüsü Profesörü Cemal Kafadar, Osmanlı mahkeme kayıtlarının, dönemin toplumunun siyasi, etnik ve kültürel özellikleri ile gündelik hayatini birinci elden belgeleyen tarihi bir kaynak olduğunu belirtiyor. Cemal Kafadar Şer’iyye Sicilleri projesinin öyküsünü anlatıyor.

Şer’iyye Sicilleri’ni bir yayın projesine dönüştürmek fikri nasıl gündeme geldi?

C.Kafadar- Bu proje, Sabancı Üniversitesi ve Packard Humanities Institute tarafından 1999 yılından bu yana yürütülüyor. Bizim buradaki amacımız Şeyhülislam’a bağlı mahkemelerde tutulmuş çeşitli davalara ilişkin defterlerin önemli bir bölümünü okurların, ilgililerin hizmetine sunmak. Proje kapsamında on bin defterin yayımını hedefleniyoruz.

Siciller sadece İstanbul mahkemelerinden mi seçildi?

C.Kafadar- Evet, bu defter koleksiyonunun ağırlıklı bölümünü İstanbul, Galata, Üsküdar, Eyüp ve çevre semtlere bağlı mahkemelere ait defterler oluşturuyor. Defterler şu anda İstanbul Müftülüğü’ne bağlı bir arşivde muhafaza ediliyor. Osmanlı topraklarında 20 bin kadı sicili defteri bulunuyor. Bu defterlerin neredeyse yarısı İstanbul’da. Geri kalan bölümü ise Kahire, Suriye, Saraybosna gibi merkezlerde.


Şer’iyye mahkemelerinde en sık karşımıza çıkan dava konuları neler?
C.Kafadar- Çok geniş bir arşiv söz konusu aslında. Miras bölüşümünden evlenme ve boşanmaya, ticaret hukukunu ilgilendiren konulardan şehrin asayişine dönemin sosyal yaşamına ilişkin pek çok veri bu defterler sayesinde günışığına çıkıyor. Sanıyorum ki bu veriler başta hukukçular olmak üzere sosyal bilimler uzmanları ve araştırmacılar tarafından ilgiyle karşılanacak.

Bu kayıtların en karakteristik tarafı ise tarihi gazetelerin üçüncü sayfaları lezzetinde okumayı sevenlere seslenmesi. Ben Şer’iyye Sicilleri’nin özellikle bu kesime keyifli bir okuma yaşatacağını düşünüyorum. Sicillere gerçek önemini veren ise, bu kayıtlarda toplumsal içerikli pek çok verinin bulunması. Bu kayıtları incelenmeden Osmanlı İmparatorluğu’nun idari, siyasi ve sosyal tarihini bütün boyutlarıyla anlamamız bence imkansız.

Bu kayıtların günümüz toplumuna ileteceği en önemli mesaj nedir sizce?
C.Kafadar- Kayıtları incelerken Osmanlı’nın çok kültürlü toplum yapısına ilişkin çok önemli verilere ulaştık. Daha da önemlisi şaşılacak kadar çok sayıda gayrimüslimin sorununu çözdürmek amacıyla Şeriat mahkemelerine başvuruda bulunduğunu saptadık. Kanımca, Osmanlı toplumun mozayiğini anlamak ve bu toplumsal modelin kendi içindeki uyumu görmek açısından bu kayıtların önemli bir işlevi var.

Proje kapsamında on bin defterin yayınlanacağını söylediniz. Bu kadar geniş bir arşiv nasıl değerlendirilecek?
C.Kafadar- Tüm defterlerin trankripsiyonu tamamlandığında hem olaylar hem mekanlar açısından geçmiş ve günümüzle ilgili pek çok konuda kıyaslama yapılabilecek. Bu, aynı zamanda gelenekleri ve töreleri açısından Osmanlı toplumunu kavramak ve bu mirasın bugünkü yansımalarını sağlıklı bir biçimde değerlendirmek için de eşsiz bir kaynak oluşturacak.

Bizim hedeflerimiz arasında ayrıca “Şer’iyye Sicilleri”nin dünya üniversitelerinin karşılaştırmalı hukuk derslerinde Osmanlı tarihi konusunda bir başvuru kaynağı olarak okutulmasını sağlamak. Yaniherhangi bir ülkedeki bir araştırmacının bu defterlere bakarak İstanbul’da, Paris’te veya Stockholm’de 1800’lü yıllarda bireyler açısından hukuk sisteminin nasıl işlediğini kıyaslamalı olarak görme imkanına sahip olmasını istiyoruz.

Hiç yorum yok: