8 Ocak 2010 Cuma

Vatansız şarkılarla dünya yolculuğu




Taraf gazetesinde 19 Ocak 2010'da yayımlandı


Sahnede enerjisi son derece yüksek bir grup. Siyahlar ve kırmızılar içindeki kadın, konsere çok tanıdık ve hareketli bir melodiyle başlıyor.. 'Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır...' Sahnedeki bu güzel sesli kadın Mavi Boncuk şarkısını Ermenice söylüyor. Gitar, vurmalılar ve akordeonun yarattığı coşku herkesi ele geçiriyor, izleyiciler neşeyle dans ediyor.

Kimi zaman hüzünlü bir Endülüs ezgisi, bazen de coşkulu bir Trakya türküsü, ya da eski Yugoslavya çingenelerinin neşeli melodileri, toprağından kopartılmış Sefardi'nin mırıldandığı acıklı şarkı... Göçebe Şarkılar topluluğu, göç etmenin bir yaşam biçimi bazen de zorunluluk olduğu coğrafyalara uzanarak şarkılar, türküler, ağıtlarla kah neşelendiriyor kah hüzünlendiriyor.

Hüseyin Karabey'in bol ödüllü filmi Gitmek'in başrol oyuncusu olarak tanıdığımız Ayça Damgacı (solist) ve Hakan Milli (solist) tarafından temelleri atılan grup beş yıl önce Galata Performans'ta ilk konserini verdiği günden bu yana ülkeden ülkeye, diyardan diyara sürdürdüğü yolculuğunu sürdürüyor. 'Uzanmadığımız belki bir Nijerya kalmıştır diyen topluluk üyeleri ' Rüzgar, deniz, yollar nereye götürürse aşkın, yaşam sevincinin ve hüznün şarkılarla hayat bulduğu bir yolculuk' halindeler. Bu yolculuğun güzel yanlarından biri de ülkelerden ülkelere farklı coğrafyalara göç eden şarkıların her yörenin kendi özelliğini katarak çoğalması, zenginleşmesi.



Etnik müzik tehlikesi


Ayça Damgacı, farklı dillerde şarkı söylemenin, üstelik bunu gerek Türkiye'deki konserler gerekse yurtdışından davetli olarak gittikleri festivallerde farklı coğrafyaları tecrübe ederek yapmanın heyecan verici bir deneyim olduğunu söylüyor. Ancak değişik dillerde repertuvar oluştururken bu konuda akademik bir çalışma yapmadıklarını, tümüyle kalpten gelen samimi bir çağrının peşinde ilerlediklerini özellikle vurguluyor. Dünya müziği ya da etnik müzik olarak tabir edilen türün 'ticarileşen' kimliğinden uzak durmaya çalıştıklarını ekleyen Damgacı, Shantel örneğindeki gibi, şarkılara elektronik altyapı döşenerek Balkan müziğinin sadece diskoya indirgendiğini belirtiyor.

Göçebe Şarkılar ekibinin kendi içindeki dönüşüm serüveni de bir hayli ilginç..Hakan Milli ve Ayça Damgacı'nın yanı sıra İnci Sunar (gitar), İzzet Kızıl (vurmalılar), Özge Metin (keman), Ortaç Aydıoğlu (akordeon), Fatih Akman'dan (bas ve tuba) oluşan ekipte süre içinde oyuncu kökenli olanlar müzisyene, müziyenler ise birer oyuncuya dönüşmüş. Bu sayede her konser teatral bir gösteri, hatta karnaval havasına bürünüyor. Göçebe Şarkılar ekibinin istediği de aslında tam olarak bu. Sahne üzerinde yaşadıkları duygunun, o sırada adı her ne ise, izleyicilere de geçmesine, birlikte eğlenip birlikte hüzünlenmeye dair bir davet onlarınki. Kendi ifadeleriyle 'mükemmel olmadan, günahıyla sevabıyla, hatasıyla, içlerinden geldiği gibi '...



2010'da hedef karavanla dünyayı dolaşmak


Grubun 2010'a yönelik ütopik bir projesi de var, bir karavan alıp gerçek anlamda diyar diyar dolaşmak, yeni şarkıların ve bilinmedik hikayelerin peşinden koşmak. Arada bir de gönüllerinin ısındığı yerde durmak, oradaki insanlara şarkılar söylemek, onların şarkılarıyla çoğalmak.
'Yüksek sanat yapmak ya da entelektüellik taslamak gibi bir derdimiz yok' diyor Damgacı, 'bazen eksikliklerin olması da iyidir, hatta gereklidir. Bu nedenle bir stüdyo albümü yapma konusunda çok istekli değiliz. Konserlerimizin sayısı bir hayli fazla, izleyiciyle oradaki alışverişi ve yaşadığımız paylaşımı stüdyoda hazırlanmış bir albümde yakalamak bir hayli zor'.

Göçebe Şarkılar kendisine dünyayı mesken edinmiş bir ekip. Dolayısıyla yaptıkları müzik gibi konser programlarına da kesin sınırlar koymuyorlar. Göçebe Şarkılar
23 Ocak Cumartesi gecesi Beyoğlu - Haymatlos'ta olacak.Ama bir bakarsınız hiç beklenmedik bir yerde sizin de yolunuza çıkabilirler. Bugün İstanbul'da, yarın Mardin'de ya da kimbilir bir gün Wembley Stadyumu'nda...