24 Ocak 2013 Perşembe
23 Ocak 2013 Çarşamba
22 Ocak 2013 Salı
20 Ocak 2013 Pazar
‘Her şeyi bilmeyen’ mütevazı bir
bilge :Chomsky
Derken Albert Long Hall’ün kapısında beliriyor Chomsky. 85yaşında
ama dik duruşu ve gülümseyen çehresiyle yılların bana mısın demediğinin canlı
kanıtı. Koltuğunun altına sıkıştırdığı paltosunu da kimselere emanet etmemiş.
Sakin adımlarla yaklaşıyor ve herkesi selamlıyor ve büyük düşünür, mütevazı insan
Chomsky ile sohbet başlıyor…
Her soruyu dikkatle dinliyor ve kulakları iyi işitmediği
için bazen birkaç kez tekrarlatıyor. Ama her sorulan soruya yanıt verirken,
ilgili konuya son derece geniş ve tarihsel bir perspektiften bakan bir yaklaşımla cevap aramaya çalışıyor. Dünyanın
nereye gittiğinden başlayarak çevre sorunlarına, Amerikan dış politikasına,
değişen güç dengelerine, üniversite özerkliğine, Ortadoğu ve kaçınılmaz olarak
Kürt meselesine, savaşlara, soykırımlara uzanan hemen her güncel konuda laf
lafı açıyor. Bazen soruları o soruyor . Öyle ki ona ‘herşeyi bilen adam’
gözüyle bakan bizler Chomsky’nin de kendisine soru yönelten konuklara merak
ettiği konularda soru sorması karşısında şaşırıyoruz biraz. Galiba bilgelik
böyle bir şey. Soru sormanın, merak etmenin insan zihnini nasıl taze
tutabildiğini yine Chomsky gösteriyor bize.
Hrant Dink Anma Konferansı nedeniyle Boğaziçi
Üniversitesi’nin geniş bahçesi sabah saatlerinde henüz ıssız . Ancak sadece
birkaç saat sonrasında kampus hıncahınç dolacak Chomsky’nin konferansını
dinlemeye gelen yüzlerce insanla. İşte o büyük izdiham öncesi sessizlik
saatlerinde Chomsky’nin tane tane konuşmasını, yumuşak, kısık sesini duymak
şansına eriştiğimiz için mutluyuz. Mutluluğa gölge düşüren tek şey, günler önce
kendisini bu buluşmaya davet ettiğimizde ‘prensipte ok’ deyip ne yazık ki aramızda olamayan usta
gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hüzün veren yokluğu…Kimbilir Birand sağlığı
elverip o gün gelebilseydi Chomsky’ye nasıl sorular yöneltirdi diye düşünmekten
alıkoyamıyor insan kendini. Varlığıyla, cin fikirliliği ve neşe saçan
tavırlarıyla orada bulunan herkesi nasıl etkilerdi…Bilmiyoruz…
Noam Chomsky ile o
sabahtan kalan tadımlık sohbetin unutulmaz pek çok anı var. Ancak en dikkat
çekici başlıklardan biri Kürt sorunu ve gelinen müzakere süreci üzerine
söyledikleri. Chomsky, kısa süre önce okuduğu Herald Tribune’de yayınlanan bir
makalede ‘bugüne dek müzakere süreci hep Öcalan’a odaklandı, BDP ikinci planda
kaldı’ yorumunu ortaya atıyor. Ardından ‘akıl akıldan üstündür’ diyerek bu
konuda hükümetin nasıl bir müzakere hiyerarşisi izlediği hakkında orada
bulunanlardan bilgi almak istiyor. Ve şu anekdotu anlatıyor: ‘’1993’te Kuzey
İrlanda’da bir IRA militanı ile
görüştüm. O sırada illegal bir insandı, gizli bir görüşme yaptık. Ona neden İngilizleri
öldürdüklerini sordum. Bana ‘İngilizler de benim amcamı öldürdüler, fırsatım
olduğu ilk an ben de onları öldüreceğim’’ diye cevap verdi. Bu adam daha sonra
müzakere sürecinin kilit isimlerinden biri oldu. Şimdi ise parlamento üyesi’’.
Bir başka soru ise soykırımları gündeme getiriyor. 2015
yılında Ermeni Soykırımının 150. Yılı olması nedeniyle Türkiye’yi nasıl bir
tablonun beklediği soruluyor Chomksy’ye.
Chomsky bu soruya da diğer tüm sorularda olduğu gibi geniş bir perspektifle cevap
veriyor .Dünyanın pek çok ülkesinde soykırımlar yaşandığını ama üzerlerinin
örtüldüğünü söylüyor. Amerikan yerlilerinin 400 yıl boyunca soykırıma
uğradığını; ırkçılık ve şiddetin günümüzde köle işgücü (slave labor force)
yaratılmasıyla yine devam ettirildiğini söyleyen Chomsky, ABD’nin
Kızılderililerin katliamı konusunda yıllarca sessiz kaldığını belirtiyor.
Üniversite ve eğitim konusundaki yorumlarının altını çizmek
gerekiyor Chomsky’nin. ABD örneği üzerinden giden Chomsky, hükümetlerin gün
geçtikçe daha fazla ‘kısa vade odaklı’ kurumlar haline geldiğini ve eğitim
sisteminin de bu kısa vadeli, kar odaklı bakış açısından nasibini aldığını
belirtiyor. Üniversitelerde bilgisayar bilimleri, mühendislik gibi maliyetli
programların tek tek kaldırıldığını ve yerlerine üniversite futbol takımları
içi fon yaratıldığını anlatan Chomsky, eğitimdeki kalite düşüklüğüne ve paralı
eğitime dikkat çekiyor ve şöyle diyor: ‘’ABD 1950’lerde belki daha az zengin
bir ülkeydi ama üniversiteleri ücretsiz daha özgürdü. Bugün belki Meksika daha
fakir ama en azından eğitim ücretsiz’’. Türkiye’de üniversite öğrencilerinin
paralı eğitimi protesto ettikleri için hapiste olduğu hatırlatılınca , belki
kulağının ağır işitmesinden belki de kulaklarına inanamadığından ‘ne, hapisteler
mi?’ diye birkaç defa soruyor.
Evet , biz herşeyi bilen adamı beklerken karşımıza son
derece mütevazı, meraklı, bilge bir insan çıkıyor ve biz Chomksy’yi bu yüzden biraz
daha fazla seviyoruz.
CHOMSKY'NIN 2013 HRANT DİNK ANMA KONFERANSI KONUŞMASININ ÖZETİ: http://www.dha.com.tr/dhavideogaleri.asp?vid=415589
ÖZGÜR DUYGU DURGUN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)