24 Aralık 2007 Pazartesi

Tarihini arayan bir mekan: Merkez Eczanesi

Cumhuriyet Dergi / 3 Şubat 2008

Este reportaje se ha publicado en Cumhuriyet Dergi y cuenta la historia de una farmacia de casi 200 años de edad que todavia existe en La Isla Grande (Büyükada) de Estambul.



Büyükada sokaklarında dolaşırken hoş bir tesadüf eseri tanıştık Merkez Eczanesi ile.
Saatli meydana inen 23 Nisan Caddesi’nde 6 numaralı binayı nasıl daha önce hiç görmemişiz diye de hayıflandık açıkçası. Bu sevimli, ahşap eczanenin vitriniydi önce dikkatimizi çeken.

Neler yoktu ki vitrinde? 1953 Türkiye güzellik kraliçesi Ayten Akyol’un eski bir çerçeveden bize gülümseyen alımlı yüzü, antika radyolar, ilaç yapmakta kullanılan eski bir havan, koca karı reçeteleri, Fransızca etiketli sıvı yağ ve ilaç şişeleri, hassas teraziler, Türk eczacılığında 1940’lara kadar süren geleneğin göstergesi olan, ilacın yapıldığı eczanenin mührünü taşıyan ilaç kutuları, sararmış eczacılık dergileri ve elbette Ada’nın en ünlü simalarından efsane futbolcu Lefter Küçükandonyanis’li fotoğraflar…

Adeta bir Büyükada replikası olan vitrin bizi dükkânın içine alıverdi ve biz de bu çekime kapılarak bir anda kendimizi eczanenin şimdiki sahibi Avni Kurtuldu ile derin bir sohbete dalmış bulduk.

Aslen Makedon göçmeni bir aileden gelen eczacı Avni Kurtuldu’nun en büyük merakı Merkez Eczanesi’nin tarihine ilişkin belge ve fotoğrafları toplayarak bir arşiv oluşturmak. Tarihi 1800’lerin ikinci yarısına uzanan bu mekana ilişkin hem kendi elinde hem de çeşitli kaynaklarda pek çok bilgi ve arşiv malzemesi olduğunu söyleyen Avni Bey’in araştırmalarına göre Merkez Eczanesi, Ada’nın hatta İstanbul’un ayakta kalan en eski eczanelerinden biri.

Eczanenin ilk dönemine ait bilgilere ulaşmak zor da olsa, ilk yıllarında üç Rum eczacı tarafından işletildiği biliniyor. Ancak o tarihteki eczacılık faaliyetlerinin bugünkü anlamdaki eczacılıkla yakından uzaktan ilgisi yok. Rum ortaklar daha çok ceset mumyalama gibi işler yapıyor. Eczanenin bilinen ilk diplomalı sahibi ise Savoy Otelleri’nin sahibinin damadı olan Hayk Stepanyan adlı bir İstanbullu Rum. 1940’larda ise eczaneyi Şinasi Rıza Birbil devralıyor, ardından 1960’lara doğru oğlu Bülent Birbil’e bırakıyor. Daha sonra mekân, o dönemde Osmanbey Eczanesi’nin sahibi olan Hüsnü Ocakcıoğlu’na geçiyor. Bugün hala Hüsnü Bey’in imal ettiği ilaç şişelerini görmek mümkün. 1991’de ise Merkez Eczanesi’nin yeni sahibi Avni Kurtuldu oluyor.

Eczanenin müşterileri arasında tarih boyunca pek çok tanıdık simaya rastlıyoruz. Troçki sürgün yıllarında Büyükada’da yaşarken ilaçlarını buradan alırmış. Nurullah Ataç, Bedia Muvahhit ve İsmail Cem sık sık uğrarmış, Lefter ise eczanenin daim konuklarından biri, fırsat buldukça hala Avni Bey’i ziyaret ediyor. Mekânın şimdiki müdavimleri arasında kimler yok ki? 1953 Türkiye güzeli Ayten Akyol, Ediz Hun, Orhan Pamuk, Ataol Behramoğlu, Oral Çalışlar, Nilgün Cerrahoğlu, İpek Çalışlar, Ahmet Tan ve binlerce Adalı…

Avni Bey, sağlığında Zeki Müren’in telefonla arayarak pek çok kez ilaç siparişi verdiğini ve Müren’e ilaçlarını Ada’dan İstanbul’a bizzat kendisinin gönderdiğini anlatıyor.

Söz mekânın tarihinden açılsa da dönüp dolaşıp, “memleket meselelerine” geliyor. Son yıllarda özellikle Doğu’dan aldığı göçle toplumsal yapısında bariz bir değişimin gözlendiği Adalar’ı konuşuyoruz. Adalar halkının huzurunu kaçıran mayo-tesettür tartışmaları, sadece Adalar değil toplumun genelinde giderek yükselen muhafazakâr ve milliyetçi soylem ve buna uygun gelişen yaşam biçimleri Ada’nın geçmiş yıllardaki havasını solumuş olanlar için pek de hayra alamet gelişmeler değil.

Geçen yıla kadar Büyükada’da festival yapıldığını hatta kendisinin de bizzat konser ve çeşitli sanat faaliyetlerinde ön ayak olduğunu belirten Avni Bey, bu yaz Belediye’nin festivali iptal ettiğini üzüntüyle anlatıyor. Soruyoruz; “Ada’da huzur kaçarsa Fazıl Say gibi siz de çekip gitmeyi düşünür müsünüz?”. Düşünceli ama gülümseyerek “Biz kaçmayız, yer değiştiririz sadece’’ diyor. Bir taraftan da bu sakin limanın bir gün elinden kayıp gitmesine dair kaygılar okunuyor yüzünde.

Başta da belirtmiştik, Avni Kurtuldu’nun en kısa zamanda gerçekleştirmek istediği bir rüyası var; o da Merkez Eczanesi’nin tarihini tüm bilgi ve belgeleriyle günışığına çıkartarak, Büyükada’nın ve hatta İstanbul’un kadim mekânlarından birine kendi arşivini ve dolayısıyla tarihini yeniden kazandırmak. Tarih kokan bu özel mekânın bundan sonraki talihinin de açık olması dileğiyle Merkez Eczanesi’nden ayrılıyoruz.


Fotograflar: SEZGİ DURGUN