31 Ocak 2008 Perşembe

Yurtsuz bir yazar


Eserleri bir külliyatta toplanan Juan Goytisolo: Bir yazar için en önemli şey bağımsızlığıdır. Politik, kişisel, ticari bağımsızlıktan söz ediyorum
Es una traduccion desde El Pais sobre la ultima obra que se llama 'Obras Completas' del escritor Juan Goytisolo. El dice que lo mas importante para un escritor es ser independiente en todos sentidos, politicalmente, individualmente y economicamente...

09/12/2005 / Radikal

ÖZGÜR DURGUN

Yazar, akademisyen, gazeteci, muhabir, gezgin, yersiz yurtsuz... Belki hepsi, belki hiçbiri... Sanırız, keyifle taşıdığı tek san, 'sürgün' olmak. Fiesta ve Flamenko ateşiyle yanan ülkesi İspanya'da, tarihin şanssız bir döneminde doğup kanlı Franco rejimiyle tanışan, ömrünün geri kalan bölümünde hep taşıyacağı kederi çocuk denecek yaşta tanıyan, tam da bu nedenle ülkesine aşk-nefret ilişkisiyle yaklaşan, yaşamı boyunca huzuru bazen Marakeş'te bazen Paris'te ya da İstanbul'da, hatta kimi zaman Arapçada, Fransızca ya da Katalancada bulan 'yersiz yurtsuz Juan'. Ya da Juan Goytisolo...

Çağdaş İspanyol edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan yetmiş dört yaşındaki yazar Obras Completas'ın (Tüm Eserleri) ilk cildinin basımı nedeniyle geçen günlerde doğduğu kent Barcelona'daydı. Yedi ayrı ciltten oluşacak Obras Completas, diğer bir deyişle Goytisolo külliyatının bu ilk kitabı, yazarın 1954-1959 yılları arasında kaleme aldığı dört roman ve bir denemeyi bir araya getiriyor. Juan Goytisolo, yetmiş dördüncü yaşında yazarlık serüvenine geri dönüp baktığında bu yapıtları yazan kişinin gerçekten kendisi olup olmadığından emin olmadığını ve romanlarında hoş sürprizler bulduğunu itiraf ediyor.

Goytisolo, çelişkileri yazmaktan hoşlandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor : "Bir yandan Avrupa'da yaşamak ve iş bulmak düşüyle evlerinden millerce kilometre uzaktaki İspanya'nın Güney kıyılarına akın eden binlerce Afrikalı mülteci bir yandan da Fransa'da bu düşü kısmen elde etmiş göçmenlerin kendilerini sarmalayan gerçeğe şiddetle başkaldırısı... İşte bu ve bunun gibi çelişkileri yazmak istiyorum". Goytisolo'nun en önemli 'ikon'larından biri ünlü Katalan mimar Antoni Gaudi. O da tıpkı Gaudi gibi etrafındaki her şeye meraklı gözlerle bakıyor ve "her zaman çoğalmak, zenginleşmek gerekiyor" diyor.

Bu merakının sonuçlarından biri onu dünya vatandaşı olmaya götüren seyahat ve farklı dünyalara nüfuz etme tutkusu ise diğer getirisi Arapça, Fransızca, Katalanca ve hatta bir dönem Türkiye'de yaşaması nedeniyle öğrendiği Türkçe gibi farklı dillere rahatlıkla kullanması...

Özgürlüğe düşkünlüğünün zaman zaman başına çeşitli belalar açtığını da itiraf eden yazar "Bana söylemediklerini bırakmadılar, 'uluslararası jigolo' da oldum, 'terörist' de. Beni 'istenmeyen adam' ilan ettiklerinde bunun da geçerli bir nedeni mutlaka vardı".

Juan Goytisolo, Obras Completas'ın basımı nedeniyle geçen günlerde El Pais gazetesinin sorularını yanıtladı:

Yapıtınıza bugünden baktığınız zaman bir yazar olarak en büyük zaafınız ne gibi görünüyor?
İlk romanlarımda fark ettiğim en önemli şey, bu romanlarda dil ile alışverişim ve yakınlığımın daha sonraki romanlarımdakinden çok farklı oluşu. Yok etmek istediğin şeyi çok iyi tanımalısın. Cervantes de bunu yaşamıştı. Döneminin sözlü ve yazılı dilini öyle ele almıştı ki daha sonra onu yerle bir ederek, dilin kalıntılarından yeni bir şey inşa edebilmişti.

İlk romanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Oldukça eleştirel ve sosyal konulara çok duyarlı olduklarını görüyorum. Bu hem iyi hem kötü oldu benim için. Anti Frankocu bir yazar olarak anılmamı ve bu yüzden şöhret edinmemi sağladı. Örneğin İtalya'da böyle tanındım ve ünlendim. Ama sonraki kitaplarımı, örneğin bir Don Juan'ı anlamadılar ve kendi dillerine çevirmediler. Yani, moda olmak bir süre sonra demode olmayı da getiriyor. Don Juan, 'kutsal İspanya'ya duyduğum öfkenin bir dışavurumuydu aslında.

Yazardan genellikle göçebe olarak söz edilir. Hatta yazarların genellikle merkez değil onun çevresiyle ilgili olduğu söylenir. Peki, sınır koymak değil mi? Ara sıra merkezi de ziyaret etmek gerekmez mi?
Eğer merkezden kastınız, güç, sistem gibi kavramlar ise asla bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bir yazar için en önemli şey bağımsızlığıdır. Politik, kişisel, ticari bağımsızlıktan söz ediyorum. Ve bunun bir bedeli yoktur.