8 Nisan 2008 Salı

Amsterdam, kanallar, laleler, peynirler...









La ciudad de canales, los tulipes y deliciosos quesos...Pase 3 dias en Amsterdam en finales de Marzo . En este articulo yo hablo de mis impresiones sobre la ciudad y tambien de quesos famosos como Gouda y su sabor especial. Bon a petite !


Amsterdam… Kanallar, değirmenler, laleler ve bisikletli insanların ülkesi. Mart ayının son günlerinde bu şirin kentte sevgili arkadaşlarım Özden ve Peter ile birkaç gün geçirip kulaklar ağızda döndüm İstanbul’a…

Nerden başlamalı anlatmaya? Şehrin karakteristiği olan kanallardan mı? Yoksa dileyen herkesin serbestçe girip marihuana içebildiği cafe shop’lardan mı ya da seks turizmiyle ünlü Kırmızı Fener bölgesinde evlerin vitrinlerinde kendini sergileyen kadınlardan mı? Eminim bunların pek çoğu daha önce binlerce kez yazıldı, okundu…

Öyleyse iştah açıcı, yeni bir şeylerden söz edelim. Mesela muhteşem peynirlerden… Amsterdam’ın semt pazarlarından birinden alıp bavuluma itina ile yerleştirdiğim ve yine aynı özenle İstanbul’a getirdiğim leziz Hollanda peynirlerinden bir dilim tattıkça bir anda zamanı ve mekanı unutuyor ve kendimi her biri farklı bir kanala çıkan sakin Amsterdam sokaklarından birinde keyifle peynirimi yerken buluyorum dersem sakın abarttığımı sanmayın.


Evet efendim, anlaşıldığı üzere Hollanda bir peynir cenneti. Zaten Hollandalıların lakabı da bir zamanlar ‘peynir kafa’ymış. Dünyanın en çok peynir ihraç eden ülkesi olan Hollanda’da insanlar peyniri yemekten çok sattıkları için bu lakapla anılırlarmış. Belki bir zamanlar aşağılayıcı bir söz gibi algılanan bu deyim aslında Hollandalılar için zamanla gurur vesilesine dönüşmüş.
Bugün Hollanda’nın pek çok kenti peynir üretiyor ama bunların arasında üç önemli bölge öne çıkıyor: Bodegraven, Woerden ve Gouda. Ayrıca pek çok kentte haftalık peynir pazarları kuruluyor.


Hollanda’nın bugün dünyadaki ticari prestijinin en önemli kaynağını peynir üretimiyle birlikte modern hayvancılık tesisleri oluşturuyor. Bu ufacık ülke peynirle birlikte dünyanın en çok tereyağı ve süt ihraç eden ülkesi. 20.yüzyıl başlarına dek ufak çiftliklerde, çiftlik sahibinin karısı tarafından elde yapılan peynir bugün artık modern fabrikalarda üretiliyor.
Dolayısıyla peynir, süt ve süt ürünleri bugün, laleler veya yeldeğirmenleri kadar, Hollanda’nın ulusal mirasının vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. Hatta Hollandalılar süt ürünleri ve peynir müzeleri açacak kadar ilerletmişler işi…


Yolu Hollanda’ya düşecek olanlara buradan ipucu: Peynir endüstrisi bugün turizmle iyiden iyiye bütünleştiği için Hollanda’da turistler için çeşitli kent pazarlarına peynir turları düzenleniyor. Alkmaar. Bu turların vazgeçilmez adresi. Kaas peynir müzesi de işte bu kentte yer alıyor. Müzede peynirseverler için özel tur ve etkinlikler düzenleniyor. Hatta burada 16. yüzyıl kostümleri içindeki kadınlar peynir yapımını bizzat uygulamalı biçimde sergiliyorlar. Alkmaar’ın 1593’ten beri kurulan açık peynir pazarı ise Nisan ortasından Eylül ortasına damağına düşkün peynir meraklılarını bekliyor.


Son söz olarak:


İspanyollar der ki, ‘Peynir istemiyorum, tek derdim şu tuzaktan kurtulmak!’. Bence Hollanda’da bir peynir pazarındaysanız fare olmanın da kapana kısılmanın da hiçbir sakıncası yok. Kendinizi çeşit çeşit peynirlerin kucağına bırakın ve keyfini çıkarın!

Hiç yorum yok: