19 Ocak 2016 Salı

Kayıt dışı ekonomi, büyümenin önünde en büyük engel

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ceyhun Elgin ve ekibi, 161 ülkenin kayıt dışı ekonomi haritasını çıkardı. Söz konusu çalışma, 1950-2012 yılları arasında ülkelerin kayıt dışı ekonomilerinin Gayri Safi Milli Hasıla içindeki yerinin nasıl bir seyir izlediğini ortaya koyuyor.

Tüm dünyadan araştırmacıların kullanımına açık olan bu veri setinde Türkiye’nin son 10 yıllık performansını da değerlendiren Ceyhun Elgin, 1950’lerden günümüze kayıt dışılıkta hızlı bir küçülme olduğunu belirtiyor ancak geçen 10 yıla bakıldığında kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün belli bir seviyede neredeyse sabitlendiğine dikkat çekiyor.
Türkiye’de kayıt dışı ekonominin son 10 yıldır gayri safi milli hasılaya oranının yüzde 28-30 diliminde sabitlenmiş bir görünüm sunduğunu belirten Elgin, yolsuzluk, hukuk kurallarının işlerliği, kurumlara olan güven, vergi denetimi, bürokratik süreçlerin kalitesi gibi unsurların kayıt dışılığı belirlediğini ifade ediyor.
Türkiye'de kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı ekonominin sosyal ve siyasi hayatın dengeleriyle ilişkileri ve yine kayıt dışı ekonominin ülkelerin vergi sistemleriyle arasındaki ilişkiye odaklanan çalışmalar yürüten Doç. Dr. Ceyhun Elgin ile kayıt dışı ekonomiyi etkileyen faktörlerden kayıt dışı ekonomiyi besleyen mülteci sorununa Türkiye’yi ilgilendiren çeşitli güncel meseleleri konuştuk.
Kayıt dışı ekonomi alanındaki çalışmalarınızın ana odağını hangi başlıklar oluşturuyor biraz bahseder misiniz?
Kayıt dışı ekonomi, adı üstünde ölçümü son derece güç ve hayatımızı önemli ölçüde etkileyen bir kavram. Dolayısıyla çalışmalarımız kayıt dışı ekonomi nasıl ölçülür, nelerden etkilenir ve etkileri nelerdir başlıklarına odaklanıyor.  Kayıt dışı ekonomi dediğimiz şey, bugün Soma’da madende çalışan işçilerden evimize temizliğe gelen kişilere,  sokaktaki işporta satıcısından firmaların kaçırdığı vergilere, hatta bankada ek mesai yapan ve karşılığını alamayan beyaz yakalılara hemen her alanda karşımıza çok sık çıkan bir kavram. Kayıt dışı ekonomi Türkiye’de ne kadar büyük, neden büyük? Diğer ülkelerde durum nasıl? Zaman içinde kayıt dışı küçülüyor mu yoksa büyüyor mu? Tüm bu sorular çalışma alanlarımızı oluşturuyor. Kayıt dışı ekonominin dinamiklerini anlamamız çok önemli çünkü siz ancak bu soruların yanıtlarına göre politikalar geliştirebilirsiniz. Hangi politikaların kayıt dışını büyüttüğü, hangilerinin küçülttüğünü anlayabilirsiniz.
Kayıt dışı ekonomi nasıl ölçülür? Bu kapsamdaki çalışmanız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ölçüm için hem bazı istatistik yöntemlerini hem de ekonomik teorik yöntemleri kullanabilirsiniz. Öte yandan çeşitli anket çalışmaları yapabilirsiniz. Bunun dışında doğru ölçüldüğünden emin olduğumuz GSYİH tüketim ve yatırım gibi belli değişkenler var. Bu ölçümler bizzat devlet tarafından yapılıyor ve düzenli olarak yayınlanıyor.
Daha doğru ölçüldüğünden emin olduğunuz değişkenleri kullanarak makroekonominin belli teorik araçları aracılığıyla ölçüm yapabilirsiniz.
Oğuz Öztunalı adlı doktora öğrencimizle bu yöntemi kullanarak kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ile ilgili bir çalışma yaptık. 1950-2012 döneminde 161 ülkeyi inceledik ve bu ülkelerin bu dönemler arasında kayıt dışı ekonomilerinin gayri safi milli hasılanın içinde ne kadar büyüklükte bir yer kapladığını araştırdık.
Bu ülkeler arasında Türkiye’nin yeri konusunda ne gibi sonuçlar çıktı?
Türkiye’de 1950’den 2012’ye kayıt dışı ekonomide azalan bir trend var. Ancak son 10-15 yıla baktığımızda anlamlı bir değişiklik yok. Türkiye’de kayıt dışı ekonominin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 28-30 diliminde sabitlenmiş görünüyor. Bu anlamda Türkiye,  Meksika ‘ya benziyor. ABD’de ise yüzde 8 oranında bir kayıt dışı ekonomiden bahsedebiliriz. Bolivya’ya baktığınızda bu rakam yüzde 60’ları buluyor.
Bu çalışma şu anda açık olarak paylaşılabiliyor mu?
Evet, ‘Shadow Economies around the World: Model Based Estimates’’ başlıklı çalışmamızahttps://ideas.repec.org/p/bou/wpaper/2012-05.html üzerinden ulaşılabilir. Ölçüm açısından 161 ülke için önemli bir veri seti oluşturduk. Dileyen araştırmacılar bu seti kullanarak yıl ve ülke bazında sonuçlara ulaşabilir; bir araştırma yürütüyorlarsa buradan veri sağlayabilirler. Veri setini Internet üzerinden paylaşıma açtığımız için şu anda tüm dünyada ilgiyle izleniyor. Çeşitli kurumlar, akademisyen ve araştırmacılar bu veri setini kullanabiliyor, farklı araştırmalar yapabiliyorlar.
Kayıt dışı ekonomiyi oluşturan unsurlar nelerdir?  
Biz iktisatçıların sık kullandığı bir deyim olan ‘’Ceteris Paribus’’ yani tüm diğer şartlar eşit olduğunda dahi zengin ekonomilerde kayıt dışılığın daha küçük olduğunu açıkça görüyoruz. Ancak ülkelere kayıt dışı ekonomiyi küçültmek için zengin olun demek yeterli değil. Farklı politikalar sunmanız gerekiyor.
Dünya genelinde yapılan araştırmalarda da görülüyor ki, kayıt dışılığı oluşturan çeşitli mikro ve makro faktörler söz konusu. Örneğin, yolsuzluk belirleyici bir unsur. Yolsuzluğun bir ülke siyaseti veya ekonomisinde yaygın olması kayıt dışı olmayı doğrudan etkiliyor. Ayrıca Law and Order diye bir endeks var, yani bir ülkede hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığı kayıt dışını etkileyen bir diğer unsur.  
Son yıllarda yayımlanmaya başlanan Dünya Değerler Anketi’nde de yer alan Public Trust  ya da Kamusal Güven önemli faktörlerden bir başkası. Kurumlara, kişilere güvenin düşük olduğu ülkelerde kayıt dışılık yükseliyor. Ayrıca vergiler ve kamu harcamalarının nasıl yapıldığı kayıt dışılığı etkileyen çok önemli bir diğer unsur.
Vergiler ve kayıt dışılık arasında nasıl bir ilişki söz konusu?
Aralarında kesin belirleyici bir ilişki olduğunu söyleyemeyiz.  Örneğin İsveç vergilerin çok yüksek olduğu bir ülke. İsveç’in marjinal gelir vergisi yüzde 60’larda seyrediyor ancak ülkede  kayıt dışı ekonomi yüksek değil. Türkiye veya Bolivya’da ise vergiler çok daha düşük ama kayıt dışı ekonomi daha büyük. Bunun mantığı ise şu; vergilerin yüksek olmasından ziyade insanlar vergiden toplanan gelirin hangi amaçla kullanıldığıyla ilgileniyorlar. Yani ‘’Benden alınan vergi kamu harcamalarına gidiyorsa vergimi öderim, ama benden alınan vergiler har vurup harman savurulacaksa o zaman kayıt dışı olurum’’ diye düşünüyorlar.
Ayrıca verginin denetimi de çok önemli bir faktör. Devletin çalışma yaşamıyla ilgili kuralları uygulama gücü de kayıt dışılığı büyük ölçüde etkiliyor.  Fiscal Federalism yani Mali Federalizm denilen bir kavram var. Sizin vergileriniz merkezi sistem tarafından mı toplanıyor, yoksa yerel yönetimler tarafından mı? Siz verginizin yerel yönetim tarafından toplanmasını tercih edebilirsiniz çünkü idare bulunduğunuz bölgede olduğundan sorgulamak daha kolaydır. Verginin merkezi idare tarafından toplanması halinde vergi kaçırma eğiliminin daha fazla görüldüğü gözleniyor.
Kayıt dışı ekonominin etkilerinden bahsedecek olursak…
Kayıt dışı ekonomi her şeyden önce büyümeyi olumsuz etkiler. Kamunun gözetiminden kaçındığı için firmalar en verimli şekilde işleyemezler. Kayıt dışı çalışan firmalar devletin gözüne batmamak için büyümek istemezler. Bu şirket bazında böyle olacağı gibi ülke bazında da durum benzer olabilir. Kayıt dışı ihracatı veya üretimi eksik rapor etme, düşük ücret gösterme, fazla mesai ödememe gibi uygulamaların tümü aslında kayıt dışılığa yol açar. Hatta kamunun çalışma koşullarına uyup uymaması da kayıt dışılığı etkiler. Çocuk işçiliği veya mültecilerin düşük ücretlerle kaçak işçi olarak çalıştırılması gibi sonuçlara yol açar.
Mülteci göçü Türkiye’de kayıt dışı ekonomiyi artıracak
Çocuk işçiliği ve mültecilerden söz açılmışken Türkiye için bulunduğumuz dönemde bu iki konu da son derece önem taşıyor.  Çevre ülkelerden özellikle Suriye’den gelen zorunlu göç dalgası Türkiye’deki mevcut kayıt dışılığı nasıl etkileyecek?
Muhtemelen artıracak. Asgari ücret, seçim vaatlerinde söylendiği gibi 1.300 liraya çıkacak diyelim. Firmalar bu rakamın altında çalışacak işçi bulacak. Bu anlamda mülteci olsun veya olmasın asgari ücretin altında çalışan insan sayısı artacak. Ancak bir yandan asgari ücreti artırıp bir yandan mültecileri alıp bir yandan da firmalar üzerindeki denetim sıkı tutulursa bunun kayıt dışı ekonomiye çok fazla olumsuz etkisi olmaz. Ancak Türkiye’de milyonlarca firma var, dolayısıyla bunu denetlemek kolay olmayacaktır.
Avrupa Birliği’nden gelecek 3 milyar Euro tutarındaki mülteci yardım paketinin bu tablodaki yeri ne olabilir?
Bu yardım paketi mültecilerin kayıtlı istihdama kazandırılmasına mı harcanacak yoksa mültecilerin gelmemesi için mi harcanacak? Bu biraz da bu konudaki stratejiye bağlı. Mülteciler bundan sonra muhtemelen yabancı işçi statüsünde çalıştırılacak ancak bu da çok fazla bürokrasi gerektiren bir durum. Türkiye’de bürokratik süreçler oldukça zor işliyor.
Bürokratik süreçlerin kalitesi, kayıt dışılığı etkileyen en önemli unsurlardan birini oluşturuyor. Suriyeli mülteciler için konuşacak olursak, Türkiye ekonomisinin yapısal durumu ile mültecilerin yetenek ve eğitim kompozisyonlarının ne kadar uyumlu olduğunun irdelenmesi gerekiyor. Kendi yurttaşlarının yaklaşık yüzde 30’unun kayıt dışı olduğu bir ülkeye iki milyonun üzerinde mültecinin daha geldiğini düşünürsek bu durumun kayıt dışılığı daha da artıracağını öngörmek mümkün.
Son olarak, Türkiye’de kayıt dışılığın en fazla olduğu sektörler hangileri?
Bu konuda TÜBİTAK destekli bir çalışmamız var.  Bu çalışmada 16 farklı sektöre baktık. Kayıt dışılığın en yüksek olduğu sektör, yüzde 61 oranıyla inşaat sektörü çıktı. Bir başka deyişle, genel ortalama olan yüzde 30’un iki katı bir kayıt dışılıktan söz ediyoruz. İnşaat sektörünü yüzde 45 oranıyla Konaklama ve Gıda Hizmetleri izliyor. Kayıt dışılığın en düşük olduğu sektörler ise Bilişim /İletişim ile Finans ve Sigorta.

Söyleşi: Duygu Durgun Köseoğlu /Kurumsal İletişim Ofisi

Hiç yorum yok: