31 Mayıs 2015 Pazar

'Ben oldum' dersen tükenirsin
28.05.2015  

‘’Hayata karşı tutkulu, ihtiraslı, istekli ve direngen bir yazar’’ olduğunu anlatan Murathan Mungan, ihtirasın bir yazarın sonunu getirebilecek bir tuzak olabileceğine söyledi.

Mana YAZICI/ Serbestiyet

Murathan Mungan, Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin ''Yazar & Şair Buluşmaları'' başlıklı dizisinin 27 Mayıs tarihindeki konuğu oldu.
Öğrencilerle, moderatörlüğünü Nüket Esen’in yaptığı söyleşide biraraya gelen Murathan Mungan, edebiyat serüvenine dair son derece kişisel, samimi bir sohbet havasında ilerleyen söyleşi boyunca edebiyatı bir hayat biçimi olarak seçmiş bir yazar olarak, bugünün dünyasında edebiyatın dönüşümünden söz etti:  ‘’Edebiyatta, sanatta aslında konu diye bir şey kalmadı. Antik Yunan ve Shakespeare hepsini hallettiler zamanında. Bize kalan aslında suyunun suyu. Bugün yaptığımız, bize kalan bu mirasın içini kendi bilgilerimize, hayata getirdiklerimizle doldurmaktan başka bir şey değil’’. 
Homofobik saldırılara maruz kaldım ama...
‘’Hayata karşı tutkulu, ihtiraslı, istekli ve direngen bir yazar’’ olduğunu anlatan Mungan, kimi zaman bu özelliklerin, özellikle ihtirasın yazarın sonunu getirebilecek bir tuzak olabileceğine dikkat çekti.
‘’Hayatla geçinemeyen tüm insanlar gibi tedirgin ruhunu sanatla yatıştırmaya’’ çalıştığını söyleyen Murathan Mungan, Türkiye’de edebiyatın belli dönemlerde belli ideolojilere saplanıp kalmış olmasından dem vurarak özellikle 1980 darbesiyle  ‘’Bir örnek olma’’ adına edebiyatın önemli kayıplar verdiğini, ülkenin adeta bir ‘’yetenekler mezarlığına’’ dönüştüğünü belirtti. Mungan, yine ’80 sonrasında kendisine yönelik çok sert homofobik saldırılar yapıldığını anımsatarak, o dönemde maruz kaldığı bu saldırışlara rağmen hiç bir zaman mağduriyet edebiyatına sığınmadığını da ekledi.
Edebiyat konserveleşiyor
Edebiyatın etiketlerden, yaftalardan uzak durması gerektiğine inandığını söyleyen Mungan, Türkiye’de son dönemde romanın çok ön plana çıktığından; roman yazmayan kişinin neredeyse edebiyatçı sayılmadığından dem vurarak bu durumu ‘’Edebiyatın konserveleşmesi’’ olarak niteledi. 
Günümüzde teknolojiyle birlikte bilgi akışının da çok hızlı olduğundan şikayet eden Mungan, bir edebiyat eserinde anlatılanı, o eserin sahibine ait kılacak sahiciliğin günümüz koşullarında giderek azaldığına dikkat çekti.
Anadolu’daki kitapçılar hızla kapanıyor
Türkiye’de hakim olan sözlü kültürden yazılı kültüre hala doğru dürüst bir geçiş yapılamadığını söyleyen Murathan Mungan, daha yazılı kültürü kavrayamamışken görsel kültüre teslim olmaktan şikayet etti. Kitap okuma oranalrı kadar kitaçıların sayısında da önemli bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Mungan; ‘’Kitaplarımın Anadolu’daki dağıtımı sırasında yayınevinden arkadaşlar bana bilgi verirler. Geçenlerde öğrendim ki Anadolu’da 460 olan kitapçı sayımız bu sene itibariyle 210’a inmiş’’ dedi.
Yazıdan bir hayat oluşturmak için…
‘’İnsanlar son dönemde kendilerinden vakıf oldukları şeyi yapmaları beklendiği halde , övgü alıyor oldular. Örneğin bir spiker kelimeleri iyi telaffuz ediyor diye başarılı sayılır oldu. Bu edebiyat için de bu hale geldi. Oysa bir yazarın malzemesidir dil. Benim gibi türler arası yazabiliyorsan bir şarkı sözü ile şiir arasındaki dil farkını, ikisinin ne kadar yakın olsalar da birbirlerinden farklı disiplinler olduğunu bilmek durumundasın’’ diyen Mungan yazarlığı bir yapıtın içine ‘’nefes üflemek’’ olarak tanımladı.
Mungan ‘’yazıdan bir hayat oluşturmak’’ isteyen yazarların bu hızlı görsel çağda kolaycılığa kapılmadan, her gün ne olursa olsun mutlaka yazı masasının başına geçip işçiliğe devam etmeleri gerektiğine inandığını söyledi. Yazarın, yazdığı eserin önüne geçmesinin tüketici bir durum olduğuna değinen Mungan , ‘’Bu, insanın kendi ile yarışını kaybetmesidir. İki ödül alıp sonra da ayaklarını uzatıp ‘’Ben önemli bir yazarım’’ diyen biri aslında kendi serüvenini bitirmiştir. Bu, ‘’Zaman benimle başlar’’ duygusuna teslim olmaktır. Bu bir tür ergenlik ve gençlik hastalığıdır aslında’’ diye konuştu…
Murathan Mungan kendisini dinleyen kalabalık topluluğa son söz olarak ‘’Kendimi hala bu işe yeni başlamış biri gibi hissediyorum’’ diye veda ederken ‘’Harita Metot Defteri’’ adını verdiği yeni kitabının sonbaharda çıkacağı müjdesini de verdi.

Hiç yorum yok: