24 Ocak 2015 Cumartesi

Yeni İstanbul kimin İstanbul'u?

İstanbul’un değişimi Türkiye’nin değişimi demek. İstanbul parsel parsel satılıyor, özelleştiriliyor ve inanmamızı istedikleri gibi ‘’zenginleşiyor’’. Peki gerçek durum bu mu? ‘’Yeni İstanbul Çalışmaları’’ kitabı, ‘’büyüme’’ saplantısının sırtımıza yüklediği sorunları sorgulamak ve mücadeleye devam etmek için ideal bir okuma …
Nasıl bir kentte yaşıyoruz, kentin hangi mekanlarında yaşıyoruz? Kent insanları kucaklayan bir yapıya mı sahip, yoksa tam tersine ötekileştirip kendinden uzaklaştırıyor mu? Yeni İstanbul’un hızlı değişimindeki belki en önemli sorun, yazarların da haklı tespitiyle giderek cemaatleşen bir kent toplumu olduğumuz yönünde. Steril mahallelerde, güvenlikli sitelerde yaşayıp; kent ile bağlantı kurmayı reddeden, aynı AVM’lerden alışveriş eden, kendisi gibi olanlar dışındakileri öteleyen, yok sayan sorunlu bir kentlilik kültürü bu…
Son yıllarda kent çalışmaları üzerine, özel olarak İstanbul’a dair araştırmalar hızla çoğalıyor. İstanbul gibi baş döndürücü hızla değişen bir şehir için belki de bu çalışmaların sayısı az bile.  Metis Yayınları’ndan çıkan Yeni İstanbul Çalışmaları, içerik ve hacim olarak Yeni İstanbul’a dair yeniden düşünülmesi gereken parametreleri ve kavramları önümüze koyuyor.  Başlıktaki ‘’Yeni’’, hem iktidarın ‘’Yeni Türkiye’’ söylemine (balonuna demek daha doğru belki de) atıfta bulunurken, hem de kentin değişen çehresine dikkat çekmesi açısından isabetli bir seçim.
‘’Sınırlar, Mücadeleler, Açılımlar’’ alt başlığı ile sunulan kitap, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Ayfer Bartu Candan ve Cenk Özbay tarafından hazırlanmış. Kitabı mevcut akademik çalışmalardan farklılaştıran özellik, kitaba makale ve araştırmalarıyla katkı sunan ve çoğunlukla antropologlardan oluşan 20’yi aşkın araştırmacının taze bakış açıları ve güncel yaşam deneyimleri üzerinden İstanbul’u anlama ve anlatma çabası sunuyor olması. Bu yönüyle Yeni İstanbul Çalışmaları akademik bir çalışmadan çok kentin gündelik problemlerine eğilen çok önemli bakış açılarını biraraya getiriyor.
İstanbul’da Mekan ve Siyaset, Emek ve Ekonomi, Politik Ekoloji, Beden ve Cinsellik olmak üzere dört bölüme ayrılan kitapta kentsel dönüşüm, alt kültürler, mekan ve cinsiyet sorunları, göçmen kadınlar, kentsel dönüşümün önemli bir trans kültürüne ev sahipliği yapan Beyoğlu’nda yaşayan trans bireyler üzerindeki tahribatı, yeni kentsel muhalefet, İstanbul’un politik ekolojisi, İstanbul ve emek gibi alt başlıklar altında derinleştirilmiş analizler yer alıyor.
Kentsel dönüşümün yoksul Romanlar ve Kürtlerin oturduğu Sulukule, Ayazma gibi mahallelerden başlamış olmasının kentin bugünkü değişiminde önemli payı olduğunu düşünen yazarlar, Yeni İstanbul’da yaşanan sınıfsal dönüşüm ve ayrışmaya dayalı kent yapısında sınıflar arası ilişkilerin artık birbiriyle karşılaşmamak, birbirine temas etmemek üzerine kurgulandığına dikkat çekiyor. Kitap, emlak piyasasında spekülatif gelişmelerin yaşandığı, dolayısıyla mekânsal ayrışmanın gün geçtikçe daha fazla ete kemiğe büründüğü İstanbul’da bu ayrışmayla birlikte gelir dağılımındaki eşitsizliğin ve sosyal ayrışmanın da giderek büyüdüğüne dikkat çekerken; 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi İstanbul’un mega ve ‘’çılgın’’ projelerin gerçekten kimin yararına olduğunu sorguluyor. Kentin asıl sahipleri olan bizlere ‘’Nasıl bir kentte yaşamak istiyorum?’’ sorusunu sordurtan; kent çalışmaları açısından 2014 yılının en önemli yayınlarından biri…

Bu vesileyle 2015’ten dileğimiz, kentimize dair sorularımızı, sorgulamalarımızı çoğaltmak ve duyulur kılmak olsun…

Hiç yorum yok: